9 Şubat 2021 Salı

Cadılar Bayramı Dekorasyonları ile Alexandria

1 Kasım 2019

Alexandria/Virginia/ABD

Cadılar Bayramı (Halloween) dekorasyonları, yaşadığım Maryland'ın Olney bölgesinde aylar öncesinden evlerin etrafını süslemeye başlayınca ben de Halloween dekorasyonlarını daha derli toplu göreceğim bir kent merkezine gitmek istedim.

Evlerin önü, ürkütücü anlatılarla dolu

Maryland'da bisiklet ile gezerken gördüğüm dekorasyonlar

Kabağın hasat zamanı olunca kabak da dekorasyonlarda fazlaca kullanılıyor

Maryland'ın yaşadığım bölgesinde evler müstakil, bahçeli ve oldukça dağınık. Bisikletle ya markete ya da kütüphaneye giderken denk geldiğim dekorasyonlar oldukça sıra dışı ve ürkütücü. Tabi Amerika'da fotoğraf makineni birine veya birinin evine doğrultmak çok normal karşılanan bir şey değil. Herkesin sınırları çok keskin bir şekilde çizilmiş. O sınırları ihlal edemiyorsun. Ben de bu fotoğrafları çekerken oldukça tedirginim aslında.

Örümcek ve ağlar da sık kullanılan temalardan 

Ağaçlara asılmış iskeletler




Yavaştan ayağa kalkan bir iskelet

Amerika da Hristiyanlık geleneğinin bir parçası olan karnavalların yapıldığı önemli ülkelerden biri. Dolayısıyla da karnaval kültürüne ait kostüm, dekorasyon, dans ve müzik, kültürlerinde de etkili. Dekorasyonlarıyla meşhur, küçük bir kent merkezi olan Alexandria'yı önemli günlerde görme önerisini alınca Washington DC'den metro ile oldukça kolay bir şekilde küçük kent merkezine vardım.

Alexandria, Virginia eyaletinde, Potomac Nehri kıyısında tuğla yapılardan kurulmuş küçük, tarihi bir kent.  Kentin nehir kıyısında kurulduğunu bildiğim için  yönümü, nehrin esintisinin geldiği yöne  çeviriyorum. Ama her bir ara sokak, beni kendisine çekiyor, bir ara sokaktan diğerine Cadılar Bayramı dekorasyonlarının peşinden gidiyorum. 

Tuğla evlere asılmış iskeletler

Ölüler... ama eylem halindeler

Şirin mi şirin, rengarenk boyalı, tek sıra halindeki tuğla evlerin kapı önleri, balkabağından oyma  kuru kafalar ile dolu. Yine evlerin parmaklıkları ve pencereler, ölümü çağrıştıran örümcek ağları ile çevrilmiş. Bahçeler, dükkanlar,  camekanlar ve posta kutuları, korku temalı  dekorasyonlar ile süslenmiş. 

Evin etrafında bir korku hikayesi oluşturan figürler

Latin Amerika'nın Ölüler Bayramı esintisiyle dekore edilmiş  bir vitrin 

Bahçe giriş kapısında sallandırılan bir ölü

Evlerden sokaklara taşan dekorasyonlar

Ancak nerdeyse her evin önünde bir Amerikan bayrağının asılı olması, ağaçlar ve tuğla evlerin doğallığının içinde Amerikan bayrağı ile sembolleşen milliyetçiliğin ve beyaz ırkın üstünlüğü vurgusu oldukça rahatsız edici. Fotoğraf makinemi, tuğla evleri, çınar ağaçları ve gölgeleri çekmek için nereye çevirsem kareye giren bayrak, fotoğrafın tüm duygusunu bozuyor.

Güzel bir sonbahar sokağının duygusunu bozan Amerikan bayrakları

Oldukça milliyetçi bir yerleşim burası, politik yapısını hiç sevmiyorum

Yan yana dizilmiş bu evlerin güzelliği kadar evlerin önündeki kaldırımlara dizilmiş çınar ağaçları da ayrı bir güzel.  Çınar ağaçlarının yaprakları, sonbaharın pastel renklerinin tüm hüznünü taşıyor. Çınar ağaçlarının gövdelerinin ve dallarının gölgeleri, evlere ve kaldırımlara düşmüş. Bu gölgelerle ortaya çıkan görüntü de bir o kadar güzel... çınar ağaçlarının gölgelerinin içinden geçiyorum.

Alçak ve rengarenk evler

Evler, çınar ağaçlarının altında

Bir sonbahar hüznü sokaklara hakim

Hüzmeler, gölgeler ve dökülmüş yapraklar

Spite adı verilen, eviyle meşhur bu küçük kent,  yani sırf komşularına rahatsızlık vermek için yapılmış daracık bir ev. Aslında yan yana dizilmiş evler arasında oldukça sevimli görünüyor ama bu küçüklükte bir yerde yaşamak nasıl bir duygu bilemiyorum.

Mavi ev, bir spite ev örneği, tamamen rahatsızlık vermek için inşa edilmiş

...ama bir o kadar da güzel

Potomac Nehri kıyısına iniyorum, birçok balıkçı teknesi, deniz taksisi ve yelkenli var liman içinde. Martılar uçuşuyor etrafta, içinde bulunduğum ortam bana Gerze'yi anımsatıyor. 

Potomac Nehri

Liman içindeki yelkenliler

Fener mimarisinde restoranlar

Limanın iplerle yapılmış korkuluklarından enstantaneler

Vapurlar ve deniz taksileri

Torpido fabrikası

Sahilde yürüyorum, bir torpido fabrikasını sanat galerisi yapmışlar. Dünyanın her yerinden sanatçı ve zanaatkâra küçük bir dükkan verilmiş,  herkes kendi atölyesinde, kendi zanaatını icra ediyor. Bir kadın arkadaşın ismini atölyenin  camında  görünce Türkiyeli olduğunu fark edip içeri giriyorum. Minyatür yapıyormuş, uzun uzun konuşma fırsatımız oluyor, yaptığı işler gerçekten çok hoştu. Fabrika oldukça eski ve sanatsal bir bir binaydı,  53 tane farklı atölyeyi kapsıyormuş ama incelikli bakma fırsatım olmuyor hepsine. Sanat ve zanaatın ortaya çıkardığı renkli işler, savaş teması olan tarihi bir torpido fabrikasına bambaşka bir ruh katmış. 

Tarihte savaş temalı bir fabrikayken bambaşka bir ruha dönmüş

Türkiyeli minyatür sanatçısı

Savaş fabrikasından sanat galerisine

Limanda yürürken bir kamyonette Meksika'nın meşhur yemeği taco satılıyordu, kamyonetin önüne atılmış bir masada, denizi izleyerek taco yiyorum. Tramvay tipi bir araç keşfedip biraz da bu küçük kenti onunla keşfetmek istiyorum. Meğerse Alexandria'nın meşhur King Street'inde ring yapan nostaljik bir araçmış bindiğim. Ara sokaklarda o kadar kaybolmuşum ki meşhur caddeyi kaçırmışım. Yürümekten de o kadar yorulmuşum ki King Street boyunca yol almak bana dinlenme fırsatı veriyor. Bir yandan şoförün caddenin ve binaların tarihini anlatan sunumunu dinliyorum. Böylece yol boyunca  görmek isteyeceğim noktaları keşfediyorum, tramvay caddenin sonuna geldiğinde  tekrar dönecekken iniyorum ki bir de caddeyi yürüyerek göreyim diye. 

Bir kadın görüyorum, siyah kostümünün içinde çok hoş ve bir  o kadar da hüzünlü, fotoğrafını çekmek için izin istiyorum. Kadından ayrılıp arkamı döndüğümde bir dükkanın camekanında gördüğüm kaynayan bir cadı kazanı, aklıma karnaval havasında, feminist bir eylem biçimini getiriyor. Amerika'da neden feministler, Cadılar Bayramı'nda, kent merkezlerine cadı kazanları kurup ve başta Trump olmak üzere ataerkil zihniyet temsilcilerini bu kazanlarda kaynatmıyor veya  bu figürleri, dekorasyonlarda yaptıkları gibi ağaçlarda, binalarda sallandırmıyor?  Kadınlar siyah cadı elbiselerini giyse, ellerine cadı süpürgelerini alsa ve meydanlara çıkıp karnaval havasında bir eylem yapsa… Çok şahane olur diye düşünüyorum.

Sokakta hüzünlü bir cadı

King Street’te çok güzel dükkanlar var, onların fotoğraflarını çekiyorum. Sonra bir bira bahçesinde oturup ayazda bir bira içiyorum. Etraf  ayaz, biraz soğuk ama King Street’in keyfini çıkarıyorum. Sokağı limana kadar inip sonra tekrar tramvay benzeri araçla metroya kadar çıkıyorum.

King Street'teki butik dükkanlar

Hepsi farklı bir renge boyanmış

Özellikle günbatımı ışıklarında cadde çok hoş görünüyor

Çınar ağaçlarının yaprakları tuğla evlerin yüzeylerinde

Ayazda caddeye nazır içilen bir bira 

Karanlık çökünce Alexandria'dan Silver Spring'e geçiyorum metro ile. Yine Cadılar Bayramı kapsamında bir bira bahçesinde, Zombie yürüyüşü adlı bir etkinlik var. Bahçede, birkaç makyöz  etkinliğe gelenlere makyaj yapıyor. Yetişkinler, kendi makyajlarını yapıp gelmişler ama  çocuklar, makyaj ile korku teması yapılması konusunda oldukça istekli.

Evde makyajını yapıp gelmiş bir yetişkin

Evde makyajını yapıp gelenlerde yaralanma ve kan teması ağırlıkta

Makyözün yaptığı makyajlarda ise daha çok yüz deformasyonu hakim

Bu katılımcı, bir doktordu

Siyahi bir makyözün süregiden korku temalı makyajı

Korkunun içinden patlayan bir gülüş

Tüm masumiyetin üstüne yerleştirilen deforme bir ağız.

Makyajlar bittikten sonra, bira bahçesinde bir pist ayarlayıp en güzel zombie yürüyüşü yapan kişiler ödüllendirildi.

Pembe, metro hattı; yeşil, Halloowen etkinlikleri için gittiğim yerler








12 Ocak 2021 Salı

Tuğla Evleri, Taş Köprüleri ve Suya Yansımalarıyla: Georgetown

25 Ağustos 2019

Georgetown / Washington DC /ABD

Bir yıllığına -Ağustos 2019 ve Ağustos 2020- misafir araştırmacı olarak geldiğim Washington DC'de yavaş yavaş etrafı tanımaya, çeperimi genişletmeye çalışıyorum. Günübirlik bir keşif için metro ile Georgetown'a geliyorum. Potomac Nehri kıyısında, tamamen tuğladan eski,  küçük bir kent. Tuğla, bu küçük kente tarihi bir doku verirken akan nehir de bu tarihi dokuya bir akış, bir nefes veriyor. Potomac Nehri, Georgetown'u ikiye bölüyor, bir taraf tarihi bir kent iken diğer taraf ise modern bir yerleşim. Ben eski kenti gezmeyi tercih ediyorum.

Bazı evlerin boyası akmış ama bu haliyle daha bir tarihi...

Bazıları ise daha yeni boyanmış

Ev önlerindeki kaldırımda ağaçlar ve ağaçların altında tuğla evler

Kapı önlerinin yanan lambaları, vintage atmosferi daha da pekiştiriyor

Kentin, geniş bir yataktan akan Potomac Nehri kıyısında kurulmasının yanı sıra bir de tuğla yapıların arasından akan kanallar var. Kanalların üzerine kurulmuş taş veya demir köprüler, devasa kırmızı binaların kanallara bakan yüzeyini saran sarmaşıklar, binaların kanaldaki suya yansımaları... Her kare, görsel bir şölen.

Bir kentin, suya düşen yansımasının o kente daha bir derinlik katması

Kat kat yukarı çıkan binalar, suya yansımada kat kat aşağıya iniyor

Yansımada, sarmaşıklar da  dökülüyor gibi duruyor

Suyun üzerinde hafif bir esintiyle yansımalar daha bir soyut manaya dönüşüyor

Taş köprüler de ayrı bir güzellik veriyor kanallara

Issız sokaklarda gâh  köprülerden geçiyorum gâh kanal kıyısında yürüyorum gâh pencereleri ve kapıları saran sarmaşıkları seyrediyorum gâh suya düşen yansımaları... Kalabalığın olmadığı bir kentte yansımaların, sarmaşıkların, taş köprülerin ve tuğla evlerin  keyfini çıkarıyorum. 

Tuğla binaların güzelliği yetmezmiş gibi bir de yüzeyleri sarmaşıklar sarmış, özellikle pencere ve kapıların etrafında kümelenenler...

Küçük tuğla evlerin dışında, merkezdeki tuğla iş yerleri

Yazın sonuyla birlikte sarmaşıkların sadece gövdeleri kalmış binanın yüzeyinde

Pencere ve kapıların etrafında kümeleşen sarmaşıklar

Kanal kıyısındaki iş yerleri ve demir köprüler

Kanal boyunca bir tarafta toprak patika var, yürüyebiliyorsun veya birkaç bar, oturup bir şeyler içebiliyorsun ya da taş ve demir köprülerden kanalı üstten seyredebiliyorsun. Hepsinin ayrı bir bakış açısı ve ruhu var.

Evlerin arasından değil de kanal kıyısında yürümeyi tercih edenler

Sağ tarafta, ağaçların altında yansıma manzaralı bir bar

Bardan manzaralar

Eski kentin mahallelerinden çıkınca yine büyük binaların ve trafiğin içine düşüyorsun. Etrafın keyfini çıkarmaktan ziyade bir yerlere yetişme kaygısı kaplıyor insanı. 

Georgetown'un merkezi


Pembe, metro hattı; yeşil gezdiğim eski kent Georgetown.



Annapolis / Maryland / USA

9 Ağustos 2020 Türkiye’ye dönmeden önce, Amerika’daki bir yıllık yaşamımın son günlerinde ve Covid-19 pandemisinin ortasında toplumsal hayat...