26 Ağustos 2014
Brugge
Amsterdam tren istasyonundan hareket ediyoruz, tren penceresinden uzaktaki yel değirmenlerini seyrediyoruz, Hollanda coğrafyası dümdüz ve çayır çimen, Hollanda inekleri otluyor sağda solda. Rotterdam'a Rotterdam'dan Brüksel'e geliyoruz. Brüksel sevimsiz bir başkent, gece yağmurda Brugge'a geçiyoruz, Couchsurfing'den kalacak bir hostumuz yok. Ucuz bir hostel bulmak için şehre yürüyoruz, tren istasyonundan kentin içine ilerleyince masal diyarı bizi içine çekiyor. Bundan sonra yaşadığımız büyü ancak bilinç akışı yöntemi ile anlatılsa anlamını yansıtır sanki...
Arnavut kaldırımı sokak ve meydanlar, tuğladan şatolar, saat kuleleri, kırmızı ışıklandırmayla masalsı atmosfer, zaman tünelinde 400 yıl öncesi yolculuk...
Snuffel hostel, yer yok, çok üzgünüz, herkes hippi mi, barda birer bira, salaş bir bahçe, Ankara Sakal Cafenin ruhu on yıl sonra...
Masalın ve biranın serhoşluğunda kanallar, daracık sokaklar, banklar, ağaçların kıyısı, yürüyüş, meydanlar... Uyku, saat kulesinden çalan klasik müziğin odaya yaydığı huzur... bir gece daha kalsak mı ki...
Brugge'un ruhuna kendini bırakmak, kanallar, kiliseler, kuleler, sokaklar, köprüler, çiçekler, kanallardaki yansımalar, köprülerden kanaldaki yansımaları izlemek, durmak, banklarda oturmak...
...bisikletin hareketinin en çok yakıştığı kentlerden biri Brugge, sonbahar yapraklı ağaçlar, sonbahar renkleri, ev duvarlarını sarmış sarmaşıklar...
sabah tek başına yürüyü, sabahın sessizliği, tuğla evlerden sarkan çiçeklerin güzelliği... sunuffel hostelde sabah sabah bira. Yalçın, Saat Kulesi'nin tepesinde, ben de bisikletle şehir turunda... şehre sırılsıklam bir veda...yağmur...
Brugge
Amsterdam tren istasyonundan hareket ediyoruz, tren penceresinden uzaktaki yel değirmenlerini seyrediyoruz, Hollanda coğrafyası dümdüz ve çayır çimen, Hollanda inekleri otluyor sağda solda. Rotterdam'a Rotterdam'dan Brüksel'e geliyoruz. Brüksel sevimsiz bir başkent, gece yağmurda Brugge'a geçiyoruz, Couchsurfing'den kalacak bir hostumuz yok. Ucuz bir hostel bulmak için şehre yürüyoruz, tren istasyonundan kentin içine ilerleyince masal diyarı bizi içine çekiyor. Bundan sonra yaşadığımız büyü ancak bilinç akışı yöntemi ile anlatılsa anlamını yansıtır sanki...
Arnavut kaldırımı sokak ve meydanlar, tuğladan şatolar, saat kuleleri, kırmızı ışıklandırmayla masalsı atmosfer, zaman tünelinde 400 yıl öncesi yolculuk...
Meydanlar |
Saat kulesi |
Snuffel hostel, yer yok, çok üzgünüz, herkes hippi mi, barda birer bira, salaş bir bahçe, Ankara Sakal Cafenin ruhu on yıl sonra...
Masalın ve biranın serhoşluğunda kanallar, daracık sokaklar, banklar, ağaçların kıyısı, yürüyüş, meydanlar... Uyku, saat kulesinden çalan klasik müziğin odaya yaydığı huzur... bir gece daha kalsak mı ki...
Brugge'un ruhuna kendini bırakmak, kanallar, kiliseler, kuleler, sokaklar, köprüler, çiçekler, kanallardaki yansımalar, köprülerden kanaldaki yansımaları izlemek, durmak, banklarda oturmak...
Masalın suya düşüşü |
Suda oluşan yeni bir masal |
Suya açılan balkonlar, bahçeler |
Daracık sokaklar |
...bisikletin hareketinin en çok yakıştığı kentlerden biri Brugge, sonbahar yapraklı ağaçlar, sonbahar renkleri, ev duvarlarını sarmış sarmaşıklar...
Üzerinden kanalları ve yansımaları seyrettiğimiz köprüler |
bir masal atmosferinde masal kahramanına dönen ben, beyaz atlı prens beklemiyorum, asla... |
Kendini koy verdiğin sokaklar |
tuğla, bisiklet, çiçek ne de güzelleştiriyor birbirini |
Güneş yüzümüzü buruştursa da içimiz güzel |
Saat kulesinden Brugge |
Brugge |
Mor trenle gittiğimiz, yeşil gezdiğimizdir |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder